Ortalama Kitabın Başarısız Uyarlaması – Conversations with Friends

Arkadaşlarla Sohbetler, İrlandalı yazar Sally Rooney’nin yazdığı ilk kitabı, diziye uyarlanan ikinci kitabıdır. Kitap 2017 yılında yazılmış ve dizisi geçtiğimiz pazar günü, yani 15 Mayıs 2022’de Hulu tarafından 12 bölüm olarak yayınlandı ve ben maalesef başarısız buldum.

Rooney’nin diziye adapte edilen ilk eseri, benim de çok sevdiğim Normal People, 2020’de beklenmedik bir başarı elde edince Yapımcılar Lenny Abrahamson ve Alice Birch aynı formülü kullanarak tekrar aynı başarıyı elde etmeye çalışmışlar, dizi Normal People’ı o kadar çok andırıyor ki dizi yeni bir dizi değil de Normal People’ın umutsuz bir gölgesi olmuş gibi. Aslında iki kitap konu ve karakterler bakımından o kadar da benzer değil. Birbirinden apayrı iki güzel dizi izleyebilecekken benzer yapım tarzlarından dolayı dizileri karşılaştırmaktan ve birini üstün bulmaktan alıkoyamadım kendimi.

Conversations with Friends, kendi iddiasına göre dört ‘arkadaşı’ ve onların iç içe geçmiş hayatlarını anlatıyor. Ana karakterimiz Frances, yakın arkadaşı -aynı zamanda eski sevgilisi- Bobbi, yazar Melissa ve Melissa’nın pek de parlak olmayan oyuncu kocası Nick. 21 yaşında  üniversite öğrencileri olan Frances ve Bobbi sahne aldıkları şiir dinletisinde 30’lu yaşlarının ortalarındaki Melissa ve eşi Nick’le, onların yetişkin dünyalarıyla tanışıyorlar. Bobbi ve Melissa’nın iyi anlaşması sonucu, daha içlerine kapanık olan Frances ve Nick kaçınılmaz(!) bir şekilde aşık oluyorlar ve ilişkiye başlıyor. Tüm karakterlerin birbiriyle etkileşiminden çok Frances’in diğer üç karakterle olan ilişkisini izliyoruz. Yazar kitaba ‘arkadaşlarla sohbetler’ adını ironik olarak mı koymuş bilemiyorum ama sohbetten çok iletişim sıkıntıları üzerine kurulu bir hikaye bence.

Karakterler

Ana karakter Frances inanılmaz derecede sıkıcı ve ilgi çekicilikten uzak biri. Kitapta da böyle olmasına rağmen en azından bir miktar cüretkardı, Nick ile yaşadığı ilişkinin aldatma üzerine kurulu olduğunun farkındaydı ama dizide masum ve çekingen gösterilmeye çalışılarak ondan da mahrum bırakılmış. Oyuncu Alison Oliver’ın ilk rolü olduğu son derece belliydi. Tatlı ama pasifti, bir performans sergilemekten çok çevresindekilere tepki vermekten ibaretti rolü. 

Bobbi ise kitapta olabildiğine sinir bozucu ve Frances’in bakış açısından yer yer stereotipik bir karakterdi. Dizide ise en katlanabildiğim karakterlerden biri Bobbi oldu. Sasha Lane,karakteri hayata çok güzel geçirmiş; dizideki en başarılı performanslardan biriydi bence.

Melissa, dizinin ve kitabın en ilgi çekici karakteriydi bana göre ama çoğu zaman Nick’in aldatılan eşi olmaktan öteye geçemedi. Frances ve Nick’in ilişkisini öğrendiğinde verdiği tepkiler ve duygularını ve düşüncelerini yansıtırken takındığı küstah tavır, başarılı bir kariyerinin olması ve bunun yanında komplike ilişkisini sürdürmeye çalışması kitapta ve dizide en çok ilgimi çeken şeylerdi, kitabı bir de Melissa’nın ağzından dinlemek isterdim. Jemima Kirke rolünün hakkını çok iyi vermiş, keşke daha çok sahnesi olsaymış. 

Nick için ise aynı şeyi söyleyemeceğim, kitapta hakkında bilgilerimizi yakışıklı olduğu ve bir ara depresyonda olduğuyla sınırlıydı; dizide ise yakışıklı olduğunu görebildiğimiz için depresyonda olduğundan hafifçe bahsetmekle yetinmişler, onun haricinde eşini aldatan kişi olmak dışında pek bir vasfı veya kendine ait bir kişiliği yok. Dümdüz ve inanılmaz sıkıcı, silik bir karakter. Oyuncu Joe Alwyn kötü performansla suçlanmış ama onluk bir durum değil bence, karakterin öznellikten yoksun oluşundan kaynaklı her şey. 

Frances ve Nick’in ilişkisi kitapta biraz daha detaylı anlatılıyordu, aralarında fiziksel  herhangi bir şey olmadan önce uzun süre e-mail aracılığıyla konuşuyor ve bir şeyler paylaşıyor, en azından birbirlerini tanıyorlardı. Dizide ise bu kısımların hepsi es geçilmiş, ilk öpüşmelerinden önce doğru düzgün konuşmuyorlar, ikinci bölümden ise beraber oluyorlar. Kitapta aralarında bir miktar merak unsuru, biraz çekim ve en önemlisi beraber olmalarının bir nedeni vardı. Nick eşiyle olan kötü ilişkisinden kaçmak istiyordu, Frances içinse kendinden yaşça büyük Nick gizemli ve çekiciydi. İkisi de normalde pasif olan karakterler olarak yaşanmaması gereken bu ilişkide rahatlık bulabiliyorlardı. Dizide ise beraber olmalarının sebebi sanırım aynı odada olmalarıydı. Nedenlerden, iletişimden, mantıktan yoksunlardı. Aralarındaki en duygu dolu anlar kuru ve pasif-agresif birkaç mesajlaşmadan ibaretti. Dizideki bir diğer büyük sorun ise oyuncuların arasında HİÇ çekim olmaması.Kimyaları bu kadar tutmayan bir çift buldukları için yapımcıları tebrik etmek lazım. Kitaptaki ilişkilerini de sevmiyordum fakat dizide gerçek anlamda ikisini beraber izlemekte zorlandım. 

Bobbi ve Frances arasındaki ilişki ise biraz daha sempatikti bana göre ama dizide o da derinliğini kaybetmişti fikrimce. Dizide üzerinde durdukları önemli konular ve ilişkilerinin çok boyutluluğu yüzeyselleştirilmiş ama yine de Frances ve Nick’in ilişkisinden kat kat iyiydi, en azdından son bölümlerde Bobbi ve Frances arasında e-mail aracılığıyla birkaç duygu ve düşünce alışverişi görebildik.

Sonuç olarak

Uzun şikayetlerimden anlamış olabileceğiniz üzere diziyi beğenmedim. Kitabın da en büyük hayranı değildim zaten ama platonik ve romantik ilişkilere bakış açısı olarak beğendiğim kısımları olan, yer yer kompleks olmaya çok yaklaşmış bir kitaptı; dizi ise bunların hepsinden arındırılmıştı. Hikaye yüzeyseldi, karakter gelişimi yoktu ve kimyadan ve çekicilikten yoksundu. Bölümler kısaydı ama ona rağmen çoğu zaman sıkılarak izledim. 

Sinematografik olarak güzeldi, bunu inkar edemeyeceğim. Gri ağırlıklı renk kullanımı da yine Normal People’a benziyordu. Dizinin ağır temasına uyduğunu düşünüyorum. Dizinin 12 bölüm olması yerinde olmuş, daha uzun olsaydı izlemeye devam etmezdim sanırım. Söyleyecek pek bir şeyi olmayan bir diziydi, tıpkı karakterleri gibi. 

Kısacası ilginizi çektiyse kitabını okuyabilirsiniz, ama izlemenizi pek önermiyorum. Yine de siz bilirsiniz tabii. Benim için özellikle Normal People’dan sonra büyük bir hayal kırıklığı oldu, böyle olmamasını dilerdim. Bu diziyi izlemek yerine Normal People’ı izleyebilirsiniz bence, vaktinizi daha iyi değerlendirmiş olursunuz. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım diziyi sevenler bu kadar eleştiri için bana kızmamıştır.

Meraklıları için fragmanı da buraya bırakıyorum.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir