Bu benim hayatımda tasarladığım en kapsamlı hikaye.
Joss WHedon
Henüz dizi başlamamışken projeden ayrılmak durumunda kalan, dizinin yaratıcısı Joss Whedon The Nevers hakkında kurduğu bu iddialı cümleyle diziye dikkatimi çekti. The Nevers, 11 Nisan 2021’de çıkışını yapan bilim kurgu temalı HBO dizisi. Normalde ilk sezon 12 bölüm olarak planlanırken Joss Whedon’ın projeden ayrılmasından sonra bu 12 bölümü 2 sezona ayırmaya karar veriyorlar. Şu an projenin başında Whedon yerine Philippa Goslett bulunuyor. Geçtiğimiz sene ilk sezonunu tamamlayan dizinin bu senenin sonuna doğru 2. sezonunun çıkması bekleniyor.
Ne Anlatıyor?
Dizi 1800’lerin sonunda Londra’da geçiyor. Yani karşımızda Victoria Dönemi’ni konu alan bir dizi var. Aynı zamanda kadınlara odaklı bir şekilde ilerliyor. Bu iki tema da Whedon’ın işlerinden alışkın olduğumuz temalar. Onun işlerinde genelde hep kahraman/kurtarıcı ve güçlü olarak gördüğümüz kişilerin ortak noktası kadın olmalarıdır. Dizinin konusuna gelirsek, 3 Ağustos 1896’da dünya dışı bir varlık İngiltere’yi kendi saçtığı sporlara maruz bırakıyor. Bu sporlara neredeyse İngiltere’nin tamamı maruz kalıyor ve aralarından ( yoğunluklu olarak kadınlar ) bazıları belli başlı güçler elde ediyor. Bu güçler daha çok kadınlarda görülüyor, toplumun verdiği ataerkillik düşünce birleşince haliyle bu kadınlar bir hedef haline geliyor. Toplum tarafından dışlanıyorlar, kötü muameleye maruz kalıyorlar çünkü ‘zayıf’ gördükleri kadınlar artık güçlü. Bu kadınlar için lanetlenmiş, şeytanın sözcüleri gibi sıfatları kullanılıyor ve bir tehdit olarak görülüyorlar. Bu nefretin boyutu iyice büyüyünce de bu insanları korumak için soylulardan biri tarafından bir sığınak tarzı bir yer açılıyor.
Dizideki ana karakterlerimizden biri olan Amelia True, bu yerin başına geliyor ve kendisi de bu sporlara maruz kalıp olağanüstü güçler geliştirmiş biri. Kendisi gibi birçok kadın burada hem toplumdan korunuyor, hem de kendi yeteneklerini geliştirmeye çalışıyor. “Touched” ismi verilen bu gruba dahil olan her insanın kazandıkları bu özel güçler birbirinden farklı. Amelia gelecekten belirsiz kesitler görebilirken, Penance elektrikle olan ilişkisi sayesinde çok uzak bir gelecekte keşfedilecek olan yapıları üretiyor. Buradaki kadınlar kendi güçlerini çözmeye çalışırken bir yandan da aslında dışarıdan gelecek tehlikelere karşı hazırlanıyorlar. Dışarıdan gelecek tek tehlike toplum tarafından gelmiyor maalesef, “Touched” sınıfına giren ama bu özellikleri gerçekten de toplumun korktuğu şekilde kötülük için kullanan insanlar da var. Amelia ve onunla beraber kalan kızlar da bir yandan topluma karşı, bir yandan güçlerini kötüye kullanan hemcinslerine karşı, bir yandan onları yakalayıp üstlerinde deney yapmak isteyen insanlara karşı mücadele veriyorlar. Tüm bunlarla uğraşırken de kendilerine toplumda bir yer bulmaya çalışıyorlar.
Diziyi Nasıl Buldum?
Ben bu diziye bir arkadaşımın önerisiyle başladım. Konusunu ilk okuduğumda ilgimi çekti ve yanında HBO ve Joss Whedon etiketlerini görünce tereddüt etmeden başladım. Dizi tam bir İngiliz klasiği aslında. Uzun diyaloglar, fazlasıyla planlamayla dolu siyaset içeren konuşmalar… Dizide çok fazla karakter, çok fazla arkada dönen planlar, farklı şeyler denemeye çalışanlar var. Bir noktadan sonra aralarındaki bağlantıyı takip etmek izleyiciyi sıkacak boyuta gelebiliyor. Yine de her bölümüyle Whedon işlerini sevenleri mutlu edecek bir yapım. Her ne kadar tarzına alışkın olsam da bu dizide de yine şaşırtılmaktan kaçamadım. Türe alışkın olmayanlar için de biraz sabır dizisi olduğunu söylemeliyim. Bölümler genelde 70 dakika uzunluğunda, yer yer sıkıcılığı artıyor bu yüzden. Tüm bu sıkıcılıkların ve eksilerin dizisinin sezon finaliyle telafi edilebileceğini düşünüyorum, en azından benim için öyle oldu. Beklemeye değer.
Dizide oyunculukları da oldukça başarılı buldum. Laura Donnelly’i (Amelia True) daha önce Outlander’da izlemiştim ve burada da yine şaşırtmayarak iyi bir performans sergiliyor. Karakterine fazlasıyla uyuştuğunu düşünüyorum. Bunun dışında Ann Skelly, Amy Manson, Pip Torrens gibi oynadığı karaktere tam oturan oyuncular da var. Genel olarak bağ kurmamı da kolaylaştıran bir oyunculuk vardı dizinin genelinde. Bu da bizim için çok önemli çünkü önemli olan birden fazla karakter var. Konuyu gerçekten içten yaşamamız için de tüm bu karakterlerle yeterli bir bağ kurmamız gerekiyor.
The Nevers’ın Arka Planı
The Nevers, yapım sürecini izleyicisine anlatarak onları daha çok kendine çekmeye çalışıyor. Dizinin bölümlerinin sonunda o bölümdeki öne çıkan sahnelerin nasıl çekildiğine dair kamera arkası görüntüleri tarzında bir şey görüyoruz. Benim gibi bu sektöre ilgili olan insanların dikkatini çekeceğine eminim. 2020’den sonra yapılmaya çalışılan her dizi gibi The Nevers da pandeminin etkilerinden kaçamıyor. Hatta ilk bölümün çekimlerinden sonra çekimlere 6 ay ara vermek zorunda kalmışlar. Pandemi koşullarında insan yoğunluğu içeren sahneler için nasıl bir yol izlediklerini anlattıkları bir kısım da var, ilgili bölümün sonunda mutlaka bakmanızı öneririm. Bazı karakterlerin nasıl tasarlandığını anlatıyorlar. Bize dizinin yapım süreci gösterilirken oyuncular da bir yandan bizimle konuşuyorlar. O sahneye nasıl hazırlandıklarını, çekilirken neler hissettiklerini, yaşadıkları zorlukları ve onları nasıl aştıklarını anlatıyorlar. Bu tarz ufak detaylar hem beni diziye daha da çok bağladı, hem de yapılan işe duyduğum saygının seviyesini arttırdı. Buna ek olarak dizinin her bölümünün konuşulduğu bir podcast serisi de yapılmış, buradan ulaşabilirsiniz.
Peki The Nevers’ın Geleceği Ne Durumda?
Yazının başında da dediğim gibi dizinin başında artık Whedon bulunmuyor. Geçen sene hakkında ortaya çıkanlardan dolayı yerine başka birisi geldi ve artık onunla devam edilecek diziye. Fakat bu durumda da bazı problemler mevcut. Öncelikle dizinin her şeyini Whedon oluşturdu, bu diziye kalan 6 bölüm yayınlandıktan sonra devam edilmeye karar verilirse Whedon bunu kabul edecek mi? Eğer bunu kabul ederse kendi kafasındaki kadar olacak mı? Bu dizinin tüm geleceğini etkileyecek büyük bir sorun bence. Özellikle sezon finalinden sonra devamını çok merak ettiğim bir yapım oldu ki zaten dizi Whedon’ın kafasında 6 sezon olarak planlanmış.
Şu an geleceği meçhul olsa da ilk sezonu ve bu sene göreceğim devam sezonu için izlenmeye değer bir yapım olduğunu düşünüyorum. Hele ki geçirdiğimiz şu günlerde dizideki kadınlara yakınlık duymamak, onlarla beraber bir haykırışta bulunmamak , onların isyanına ortak olmamak mümkün değil. Başta türün meraklıları olmak üzere herkese önereceğim bir dizi olmayı başardı The Nevers. İlginizi çektiyse fragmanına buradan ulaşabilirsiniz.
İzlemeyi düşünen herkese iyi seyirler dilerim!