Star Wars: Jedi Fallen Order – Bitmemiş Bir Oyun

Respawn Entertainment tarafından geliştirilen, Electronic Arts tarafından yayımlanan Star Wars: Jedi Fallen Order bir aksiyon macera oyunu. Kasım 2019’da bizlerle buluşan oyun, yıllardır hasret kaldığımız hikâye odaklı Star Wars oyunu olmasıyla büyük bir yükü üstleniyor. Bu yükü taşıyabildi mi gelin bakalım.

Çıkış Hikayesi

2013’ten beri Star Wars markasının oyun haklarına sahip olan EA’in elinde henüz düzgün bir yapım yoktu. Önce Visceral Games’i kapatarak birçok oyuncuyu karşılarına aldılar. Ardından ise Battlefront II’nin içindeki aşırı oyun içi ödemeler ile tekrar kendilerini batırmayı başardılar.

Visceral

EA çatısı altında oyun geliştiren ve kendilerini Dead Space serisi ile tanıdığımız bir firma Visceral Games. 2013 yılında geliştirmeye başladıkları Project Ragtag kod isimli bir Star Wars oyunu üzerine çalışmaya devam ederken, 2017 yılında EA tarafından kapatıldılar. Bunun sonucunda EA Vancouver’a verilen proje sonradan tamamen rafa kaldırıldı. Visceral, kapatılmadan önce bu oyunun bir demosunu hazırlamış ve EA yöneticilerine sunmuştu. Yöneticilerin oyunu beğenmemesi sonucu EA projenin fişini çekti. Birçok kişi EA’in Games as a service modelinin dışında bir şeye yatırım yapmak istemediği için projenin böyle sonuçlandığını söyledi.

Battlefront II

Bedava oyunlarda görebileceğimiz parayla veya uzun uğraşlar sonucunda kazanılan oyun içi paralarla açılan karakterler Battlefront II oyununda kullanılmaya çalışıldı. Vader ve Luke karakterlerini açmak için oyunu 40 saate yakın oynamanız gerekiyordu. Bir oyuncunun Reddit’te paylaştığı “Cidden mi? Oyuna Vader’ın kitli olması için mi 80$ verdim?” paylaşımının altına EA’in verdiği yanıt bir rekor kırarak Reddit tarihinde en fazla downvote alan yorum(-667715) oldu.

Bu olaylar sonrasında karşısına büyük bir kitle alan EA istemeden de olsa tek kişi odaklı bir oyuna muhtaç kaldı. Mecburiyetten çıkardıkları bu oyunun satışları karşısında şaşırdıklarını defalarca dile getirdiler. Başka bir alternatifi olmadığı için hepimizin koşarak sarıldığı bu oyun aslında yine EA’in kurbanı olmuş diyebiliriz.

Oyunun Hikayesi

Jedi Fallen Order, üçüncü ve dördüncü Star Wars filmleri arasında geçiyor. Order 66 sırasında ustası Jaro Tapal’ı kaybetmiş ve eğitimini tamamlayamamış Cal Kestis adında bir padawanı kontrol ediyoruz. Cal, Bracca gezegeninde hurdacı olarak çalışarak İmparatorluk Engizisyoncularından saklanmaktadır. Arkadaşı Prauf’un hayatı tehlikeye girince Güç’ü kullanmak zorunda kalır. Bunun sonucunda İkinci ve Dokuzuncu kız kardeş ile karşı karşıya gelir. Kaçmaya başlayan Cal son anda Cere ve pilotu Greez tarafından kurtarılır. Cere, Cal’e Jedi Düzenini geri getirmek için bir planı olduğunu söyler. Bogano’daki sadece Jedi’ların açabildiği bir kasanın içinde Güç’e duyarlı çocukların listesinin olduğu bir holocron bulunmaktadır. Buraya ulaştıklarında, Eno Cordova tarafından bırakılmış bir mesaj bulurlar. Talimatlar doğrultusunda kasayı açmak için Zeffo mezarlarını araştırmaya başlarlar.

Yazının buradan sonraki kısmı spoiler içermektedir.

Hikaye her ne kadar ilgi çekici dursa da kesinlikle sizi içine çeken bir hikaye değil. Oyunu oynadığınız çoğu anda hikaye için değil de eğlenceli oynanışı, Star Wars evreninde geçişi ve daha iyi bir alternatife sahip olmayışı için oynadığınızı fark edeceksiniz muhtemelen. Ancak bunlara rağmen sizi oyundan soğutacak kadar da kötü olmadığını belirtmeliyim. Cal’in küçüklüğünü gördüğümüz Order 66 sahneleri ve finaldeki Vader sahnesi gerçekten etkileyici olmuş diyebilirim. Buna rağmen Cal’in sonda holocronu yok ederek çocukların güvenliğini sağlaması hem boşa uğraştığımız hissini verdi hem de ikinci oyunda ne yapacağız sorusunu uyandırdı. Güzel bir hikaye arayışımız ise yakında son bulacak gibi duruyor. Ne zaman gelirler bilemiyoruz ancak Star Wars: Eclipse, KOTOR Remake ve Jedi Fallen Order’ın devam oyunu geliyor.

Karakterler

Oyun boyunca birçok karakter görsek de öne çıkan isimlerden bahsetmek istiyorum.

Cal Kestis: Ana karakterimiz olan Cal’e gerçekten hiç ısınamadım. Karakterle oynarken sanki bir ruhu yokmuş gibi hissettiriyor size. Diyalogları çok havada kalıyor, ciddiye alıp ona ısınabileceğiniz hiçbir şans sağlamıyor. Öte yandan ise küçük Cal ile geçen Order 66 sahneleri favori sahnelerim oldu. Jaro Tapal ile olan hikayesini ve travmasını görmek beni gerçekten etkiledi. O sahneler geldiğinde ekrana yapıştım.

Cere Junda: Aslında eski bir Jedi Ustası kendisi. Neler yapabildiğini oyunun sonuna kadar görmüyoruz. Bizi ordan oraya yollayıp gemide beklemekle meşgul oluyor genelde. Yaptıklarını gördüğümde her yere Cal’i yollayıp beklediği için kendisine sinirlenmedim desem yalan olur.

Greez Dritus: Gemimiz Stinger Mantis’in pilotu. Genel olarak korkak bir tip olduğunu ve Cere ile bir anlaşma yaptığı için bizimle beraber kaldığını görüyoruz. Yani görevle bir alakası yok. Ancak zamanla Cere ve Cal’in yaptıklarını görüyor ve onlarla kalmak istiyor. Aslında böyle bakınca güzel bir temeli olsa da oyunda kendisini görmeyişimiz ve işlenişinden dolayı yine havada kalan bir karakter.

Nightsister Merrin: Karakterler arasında açık ara favorim olduğunu söyleyebilirim. Oyunun sonlarına doğru bize katılması nedeniyle kendisini çok fazla göremiyoruz Yine de Greez ve Cere’a göre kendisini daha çok sevdirmeyi başarıyor. Ancak Cal ile arasındaki güven ilişkisinin gereğinden fazla hızlı kurulduğunu düşünüyorum.

Second Sister: Oyun boyunca peşimizde olan ana kötümüz Trilla. Kendisinin Cere ile olan geçmişini öğreniyor ve nasıl İmparatorluk tarafına geçtiğini görüyoruz.

BD-1: Aslında tüm oyun boyunca yanımızda olan tek kişi BD-1. Cal’in ruhsuzluğunu biraz da olsa kapatabiliyor diyebilirim. Eğlenceli ve neşeli olmasıyla hikayeye renk katmasının yanında oynanış açısından da zenginlik sağlıyor.

Darth Vader: Kendisine değinmeden karakterler kısmını geçemezdim. Oyunu sonunda gelse de Order 66 sahnelerinden sonraki favorim kesinlikle Vader’ın kısımları. Tüm oyun boyunca geliştirdiğimiz karakterin Vader’ın karşısında hiçbir şey yapamadığını ve üstüne sözde Jedi Ustası Cere’ın bir el hareketiyle yuvarlanmasını izliyoruz. Buradaki mantıksız kısım ise ikisinin de Vader’ın elinden kurtulabilmiş olması. Cere’ın öldüğünü sandığımız anda hiç üzülmedim aksine kendisinden kurtulduğumuz için mutlu oldum. Geri gelmiş olması oyunun Vader’la ilgili düşündüklerini sorgulamamı sağladı. Oyun Vader’ın ne kadar güçlü bir karakter olduğunu gösterirken bir yandan da elinden kaçmamızı sağlıyor.

Oynanış

Gelelim benim için oyunun en güzel yanına. Jedi Fallen Order güzel bir sistemle gerçekten eğlendirmeyi başarıyor. Her şeyden biraz biraz alınan bir sistemi ben beğendim. Metroidvania, Souls-like, aksiyon-macera, bulmaca, platform gibi şeylerin hepsi oyunun içinde var aslında.

Oyunda görevlerin çoğunu Kashyyyk, Bogano, Dathomir, Zeffo, Ilum gezegenlerinde yapıyoruz. Bu gezegenlerde açabileceğimiz kutular, Greez’in istediği bazı bitkiler, Cal’in Güç’ü kullanmasıyla geçmişten bazı sahneleri hissedebildiğimiz mekanlar var. Açık dünyada bulabildiğimiz tüm şeyler bundan daha fazla değil. Bu kutulardan çıkan eşyalar ise canımızı doldurmamızı sağlayan Stim’ler hariç tamamen kozmetik. Üzerimizdeki kıyafet, BD-1 ve Mantis için yeni boyalar, ışın kılıcımız için farklı parçalar bulabiliyoruz. Ayrıca bu kutuların hepsi o gezegene ilk gittiğinizde ulaşılabilir olmuyor. Bazı yetenekleri açtıktan sonra tekrar gelip almanız gerekiyor. Ben bu eşyaların çoğu için tekrar dönmedim, döndüklerim ise hikayenin akışından dolayı geldiğim yerler oldu. Bu eşyaların oynanışımızı etkileyen bazı özellikleri olsa geri dönülebilirdi ancak maalesef ki değil. Muhtemelen oyunun tamamlanamayan kısımlarından biri de ışın kılıcımız için topladığımız parçalar. Işın kılıcımızı tek bir seri yaptığımızda ekstra bir özellik alacağımız bir şekilde tasarlandığını düşündüğüm bu sistem muhtemelen oyunu erken çıkarma amacıyla kaldırıldı.

Oyundaki bulmacalar genellikle güzel ve yeterli seviyede ancak Tomb of Eilram beni gereksiz uğraştırdı. Bulmacaları çözemediğiniz zaman BD-1’ın size ipucu vermesi hikayenin kitlenmemesi için güzel olsa da zaten tek başına orada kalmış bir Cal’i oynarken hikayede ne olacak diye merak ettiğim söylenemez.

Platform kısımları oyunun çoğunda duvardan duvara atla, sarmaşıklardan tırman, buz yokuştan aşağı kay gibi basit görevler olsa da bazı sahnelerde Uncharted’dan fırlamış bir sahne oynadığınızı hissediyorsunuz.

Oynanıştaki en zevkli ve en güzel kısım kesinlikle dövüş dinamikleri. Oyun ışın kılıcı ve Güç dinamiklerini gerçekten çok iyi bir şekilde işlemiş. Işın kılıcının görünüşü ve oynanışı çok zevkli olsa da sadece yaratıkları ikiye ayırdığını görebiliyoruz. Benim için çok bir sorun olmasa da insanlara karşı olan sahnelerde ışın kılıcı biraz güçsüz hissettirebilir. Bir padawan ile oynamamızdan dolayı oyunda çok güçlü değiliz. Basit bir yetenek ağacımız var, meditasyon noktalarında kazandığımız puanlarla yeteneklerimizi geliştirebiliyor ve yeni hareketler açabiliyoruz. Force pull, force push gibi büyük hareketler ise Cal’in flashbackler ile eğitimini hatırladığı sahnelerde kullanıma açılıyor. Bu iki hareket ise gerçekten oynanışı çok kolaylaştırıyor. Kesmek için dakikalarca uğraşacağınız bir düşmanı dağın köşesinden aşağı atabiliyor ya da kendinize çekip tek bir hamleyle işini bitirebiliyorsunuz. Padawanımız oyunun sonuna geldiğimizde neredeyse her alanda gelişmiş olsa da yine de çok güçlü bir karaktere sahip olamıyoruz.

Grafikler ve Optimizasyon

Oyun 2019 yılının sonunda çıkmasına rağmen mükemmel gözükmüyor. Grafikler gayet yeterli bir seviyede ancak bazı sahnelerde gerçekten çok sırıttığını hissediyorsunuz. Zaten ruhsuz olan karakterlerimiz konuştuklarında gerçekten çok yapay duruyor mesela. İndiğimiz dünyaya uzaktan baktığımızda da mükemmel bir görsellik bizi karşılamıyor. Grafik takıntısı olmayan birisi olarak ben oyunun görselliğini beğendim. Özellikle kapalı alanlarda daha güzel bir çevre ile karşılaşıyoruz. Farklı gezegenlerde gördüğümüz farklı tasarımlar gayet güzel bir şekilde yapılmış. Dathomir ve Ilum’u diğerlerinden ayrı olarak gerçekten beğendim.

Optimizasyon konusunda oyun gerçekten başarılı değil. Xbox Series S’te takılmalar ve bazen yüklenmeyen sahnelerle karşılaştım. Bunlar saniyelik hatalar olsa da hoş değiller sonuçta. Ayrıca buglar konusunda da bir geliştirme olmadığını söylemeliyim. Oyunda birçok düşmanı duvara sıkıştırarak kestim.

Son Olarak

Jedi Fallen Order, sevdiğim ve potansiyeline üzüldüğüm bir oyun oldu. Daha fazla zaman ve daha güzel karakterler ile çok daha iyi bir oyun olabilirdi. Her şeye rağmen yaklaşık 20 saatimi güzel bir şekilde geçirmemi sağladı. Respawn, Jedi Fallen Order’ın devam oyununu duyurdu. Oyunun detaylarını bilmesek de yolda olduğunu biliyoruz. Umarım Respawn buradaki hatalarından ve eksiklerinden yola çıkıp bizlere daha iyi bir devam oyunu getirir. Uzun bir yazı oldu farkındayım. Buraya kadar okuyan herkese teşekkürler!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir