Lighthouse Keeper; geçtiğimiz ayın sonunda çıkan, Stratera Games‘in yapımcı ve yayıncılığını üstlendiği macera türünde bir bağımsız oyundur. Bizden önceki bakıcının hayatını kaybetmesinden dolayı deniz fenerinin bakımıyla ilgilenmek için biz görevlendiriliriz. Bir yandan deniz fenerini çalışır halde tutmaya çalışırken bir yandan da gizemli adaları keşfettiğimiz bu oyuna gelin yakından bakalım.
Oynanış ve Görev Sistemi
Oynanış kısmında oyun, çok farklı ve derinlikli bir oynanış vadetmiyor ama bu tarz bir oyun için gayet yeterli denilebilir. Balıkçılık, madencilik, iksir yapımcılığı gibi mekanikler basit olarak oyunda varlar. Oyunun genel amacı keşif üzerine kurulu olduğu için oynanıştaki çeşitlilik azlığı beni oynarken çok rahatsız etmedi aksine beğendim. Oyun sizi mekanik içinde boğup sıkmak yerine basit basit özellikleri öğretip oyunun dünyasını keşfetmeye itiyor.
Görevlere bakacak olursak da oyun maalesef görevler konusunda zayıf. Genel itibari ile görevler “Şu adaya git, şunu al, sonra da bu adadan şunu al.” şeklinde. Görevlerde çıkan birkaç bulmaca elementi oluyor, onlar görevleri biraz ilgi çekici hale getiriyor ama görevlerin genel motivasyonu eşya toplama üzerine kurulu olması ilerleme motivasyonunu sağlamakta yetersiz kalıyor. Sizi ilerlemeye iten şey, ‘Bir sonraki adada neler göreceğim?’ merakı oluyor oyun boyunca.
Uçsuz Bucaksız Deniz ve Tekinsiz Mekanlar
Gelelim şimdi oyunda en çok vakit geçireceğimiz yer olan denize. Oyun harita olarak büyük bir haritaya sahip değil. Küçük ve sade bir haritası var hatta biraz fazla sade. Oyuna ilk başladığınızda koca denizin ortasında ana mekanımız olan Deniz Feneri Adası’na bırakılıyorsunuz. Başlarda ada içinde yapılan birkaç basit görevden sonra ilk maceraya atılacağınız göreviniz veriliyor: “Korsan Adasına Git”. Denize ilk açıldığınızda içinizi ufak da olsa bir heyecan kaplıyor çünkü oyunun ana odağı olan keşif kısmına başlıyorsunuz. Sonrasında da hafif bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Gemi sürmek ve denizde gezmek evet zevkli ama deniz fazla boş. Görev yerine giderken bazen ilerleyip ilerlemediğimden emin olmadığım anlar oldu, dümdüz mavi denizi görüyorsunuz çünkü yol boyunca başka bir şey yok neredeyse. Denizlerin boş olduğunu söyledik peki ya adalar?
Adalar oyunun genel itibari ile başarılı olduğu kısım. Birbirinin karbon kopyası adalar yerine her biri birbirinden farklı ve özgün adaları geziyoruz, oyun boyunca bu keşif hissini taze tutuyor. Adalar küçük olsalar da gezmesi ve etrafa serpilen hikaye parçalarını keşfetmesi zevkli. Derin ve büyük bir hikayesi olmasa da yaşanmışlık hissini güzel veriyor. Adalar için diyebileceğim tek eksi keşke biraz daha büyük ve gezilebilir olsalardı. Tasarımları ve atmosferleri gayet başarılı insan, bu yüzden biraz daha gezilecek yer bekliyor ister istemez.
Teknik Detaylar
Oyunun gerçekçi grafikler kasmaya çalışmayıp kendine has sade ve güzel grafiklere sahip olması iyi bir seçim olmuş. Düşük sistemlerde bile güzel performans sergilemesi de artı hanesine yazılabilecek bir etmen. Oyunda maalesef buglar mevcut bunlar oyunu kıran veya oyun zevkini mahveden buglar olmasa da bazen can sıkıcı olabiliyor.
Gelelim son olarak seslendirme ve animasyon kısımlarına. Animasyon olarak neredeyse hiç animasyon yok oyunda. Bir yere girerken ekran kararıyor ve içine ışınlanıyoruz, seçtiğimiz eşyalar da direkt elimizde beliriyor. Ses efektlerinde oyun animasyonlarda da olduğu gibi çok zengin değil. Basit bir iki ses efekti dışında pek bir efekt yok. Seslendirme konusunda ise bence oyun fena olmayan bir iş çıkarmış. Dora Özsoy‘un seslendirmeleri gayet güzel, talimatları bize okuması ve yaptığı küçük hatırlatmalar güzel dokunuşlar olmuşlar.
Oyun Hakkında Genel Yorum
Lighthouse Keeper, eksiklerine rağmen benim sevdiğim bir oyun oldu. Oynadığım 6.5 saat boyunca gayet eğlendim ve bundan sonra da Stratera Games‘in diğer oyunlarını merakla bekleyeceğim. Eğer denizcilik temasını ve macera türünü seviyorsanız sizin de oyuna bir şans vermenizi öneririm.