Uzun süredir kendisinden ses duymadığımız Hogwarts Legacy, 17 Mart tarihinde PlayStation’ın yapmış olduğu State of Play etkinliğinde sonunda kendini gösterdi. Bu etkinlikte oyuna dair yaklaşık 15 dakikalık bir oynanış videosu gördük. Oynanıştan çok sinematik ağırlıklı olan bu video, oyuna dair birçok soruyu cevaplıyor.
Oyun 1800’lü yıllarda geçiyor, bu yüzden tanıdık öğretmenleri veya öğrencileri görmemiz pek mümkün değil. Hogwarts’a yeni gelmiş, biraz da geç kalmış bir öğrenciyiz. Derslere 5. sınıftan başlıyoruz. Kendi binamızı seçebiliyoruz. Düzenli olarak katılmamız gereken dersler var. Muhtemelen kullanacağımız büyülerin bir kısmını bu derslerden, diğer kısmını da kendi yaptığımız keşifler/araştırmalar sonucu öğreneceğiz. Oyundaki diğer karakterlerle tanışıp onların hikayelerini öğrenme, onlarla yeni maceralara atılma şansımız var. Arkada da bir yandan Goblin isyanı dönüyor ve biz de bunla mücadele içerisindeyiz. Karakterimiz ‘kadim büyü’ kullanabilen bir çocuk bu yüzden de önemli ve bir o kadar da tehlikeli birisi aslında. Tüm bu ‘seçilmiş’ olayını yapmalarına şaşırmadım açıkçası, geçmişte geçen hikayeyi bağlantı kurarak bir şekilde ilgi çekici kılmaya çalışıyorlar.
Hogwarts’ın içinde bizim keşfimize bırakılan çok sayıda yer var. Hogwarts zaten kendisi gizemlerle dolu bir okul. Kitaplarda okuyup, filmlerde gördüğümüz (bazen de göremediğimiz) o alanlara girebilme şansımızın olması benim çok hoşuma gitti. Aynı şekilde Hogwarts’ın dışında Hogsmeade gibi Harry Potter evrenini bilenleri mutlu edecek keşfe açık alanlar da var. Ancak seçtiğimiz yollar, keşfettiklerimiz ve ilerlemek istediğimiz yönler bizi karanlık bir büyücü olmaya da itebilir. En azından oynanış videosunun sonunda buna dair açık kapı bıraktılar. Şahsen bu tarz bir şeyin çok iyi olacağını düşünüyorum. Oyuncuya bu alanda serbestlik tanınması kendi karakterini daha çok benimsemesini sağlar ve dolayısıyla oyun zevkini de arttırır. Harry Potter dünyasında ne varsa oyunun içine yerleştirmeye çalışmışlar.
İzlediğim oynanış videosundan sonra beni en çok endişelendiren şey combat kısmı oldu. Harry Potter evrenindeki combat kısmı zaten temelde çok çiğ bir yapıya sahip. Haliyle bunu oyuna entegre etmeye çalışınca görsel olarak ortaya çıkan şey pek umut verici durmuyor. Benim oyuna çok yakıştıramadığım bir şey oldu. Fakat çok combat odaklı bir oyun olacağını da sanmıyorum. Yine de oyunun resmi çıkış tarihi henüz belli değil ve bu kalan sürede alınan geri bildirimlerle çözülemeyecek bir problem olduğunu düşünmüyorum. Bunun dışında hayvanları evcilleştirip kendi yanımıza alabileceğiz, bitkiler yetiştirip onları kullanabileceğiz, iksirler yapmamız gerekecek. Bu seçenekler insanları heyecanlandıran şeyler. Yapımcılar düşman çeşitliliğine önem verdiklerini söylüyorlar bu da demek oluyor ki farklı taktikler ve farklı geliştirmeler denememiz gerekecek.
Şahsen bu oyunun Harry Potter severleri çok heyecanlandırdığını düşünüyorum. Beni de oldukça heyecanlandırdı. Yıllardır okuyup, izlediğiniz bir evren içinde özgürce gezinebilme şansı tanıyor bize. Küçükken Harry Potter evrenine girip “Acaba gerçekte böyle bir şey olsaydı nasıl bir öğrenci olurdum?” sorusunu soranlara nihayet cevabı bu oyun verecek. Hep o evrenin içinde olmak isteyenlere güzel bir deneyim sunacağını düşünüyorum. Eğer açık dünya işini güzel yaptılarsa -ki şimdilik öyle duruyor- ve hikayeyi de güzel yedirmişlerse ses getirme potansiyeline sahip bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu söylemeliyim. 2022 yılının sonuna doğru oyunun çıkış yapması bekleniyor.