94. Akademi Ödülleri – En İyi Film Adayları

28 Mart 2022 tarihinde California’daki Dolby Theatre’da 94.kez yapılacak Oscar Ödülleri’nde, en iyi film ödülü başta olmak üzere birçok ödül sahibini bulacak. Adaylar arasında gerçekten çok kaliteli yapımlar ve isimler var. Bu yazıda en iyi film adaylarını kısaca tanıtarak, bazılarına spoilersız bir şekilde kendi yorumlarımı ekleyeceğim.

CODA

Sian Heder tarafından yazılıp yönetilen CODA bir komedi/drama filmi. Film 4 kişilik Rossi ailesinin ve ailenin en genç üyesi Ruby’nin hayatını konu alıyor. Rossi ailesinde Ruby hariç herkes işitme engelli. Bu yüzden Ruby onlarla hayatın her alanında ilgilenmek zorunda kalıyor. Onların başka insanlarla konuşmasında yardımcı oluyor, onlarla işe gidiyor, onların yemek siparişlerini veriyor. Küçüklüğünden beri bu ve daha fazla görevi üstlenen Ruby üniversite çağına geldiğinde kendi kariyerine yönelmek istiyor. Fakat bir yandan da ailesini yalnız bırakamıyor. Filmde Ruby’nin kendi hayatındaki kararları ve ailesiyle olan ilişkisini izliyoruz. Filmin başrolü Netflix’in özel yapımı Locke&Key ile tanıdığımız Emilia Jones. Yardımcı rollerde ise Eugenio Derbez, Troy Kotsur, Daniel Durant, Ferdia Walsh-Peelo ve Eugenio Derbez bulunuyor.

Film geçtiğimiz hafta yapılan BAFTA ve Critics’ Choice Awards törenlerini de boş geçmedi. CODA, “En iyi uyarlama senaryo” alanında BAFTA’yı kazandı. Ayrıca Troy Kotsur, iki törende de “En iyi yardımcı erkek oyuncu” ödülünün sahibi oldu.

Filmin gerçekten çok tatlı ve güzel bir havası olduğunu söylemeliyim. Zaman zaman saçma bir aşk filmine döneceğini düşündüğüm zamanlar olsa da beni yanıltmayı başardı. Böyle bir ailenin nasıl zorluklardan geçtiğini ve bu ailenin içinde tek işitebilen kişi olmanın verdiği yükü çok iyi görüyoruz. Ayrıca filmi izledikten sonra Troy Kotsur’un bu ödülleri alacağından neredeyse emin olmuştum. Gerçekte de işitme engelli olan aktör bu rolün altından çok iyi bir şekilde kalkmış. Zaten Gotham Bağımsız Film Ödülleri’ni de boş geçmemişti. Bu açıdan kesinlikle tavsiye edebileceğim bir film kendisi.

Nightmare Alley

The Shape of Water ve Pan’s Labyrinth’den tanıdığımız yönetmen Guillermo del Toro’nun dram, psikolojik gerilim temalı yeni filmi Nightmare Alley. Daha önceden Oscar da dahil olmak üzere çokça ödül almış bu yönetmenin yeni yapımı aslında William Lindsay Gresham’ın aynı adlı romanından uyarlama.

Filmde bir karnavalda iş bulan Stan’in hikayesini izliyoruz. Katıldığı karnaval ekibiyle beraber kasabaları dolaşmaya başlayan Stan, Zeena ve kocası Pete ile tanıştığında onlardan çok etkilenir. Onlara işlerinde yardım etmeye başladıktan sonra yıllarca üzerinde uğraştıkları bir “zihin okuma” numaraları olduğunu öğrenir. Stanton, bu numarayı ele geçirerek kariyerini daha üst bir noktaya taşımayı hedefler ve bu hedefi için her şeyi yapmaya hazırdır.

Filmin başrolü yakından tanıdığımız Bradley Cooper. Kendisinin yanında Cate Blanchett, Rooney Mara ve Toni Collette gibi isimler hikayenin çoğunluğunda bizimle. Ayrıca karnavaldaki ekibin içinde Willem Dafoe ve Ron Perlman gibi çok sevdiğim iki isim var.

Kadrosu ve senaryosu gerçekten çok başarılı bir film. Özellikle atmosferin değişimini çok iyi hissedebiliyorsunuz. Renkli bir havada geçmesi gereken sahnelerde bile gri genellikle çok siyah bir tonda film. Bu da size her zaman bir şeylerin doğru olmadığı hissini vermeyi çok iyi başarıyor. Bazı sahnelerde filmin gereksiz uzun olduğunu hissetsem de genel olarak beğendiğim ve etkilendiğim bir film oldu.

King Richard

Reinaldo Marcus Green’in yönettiği bu film çok yakından tanıdığımız isimlerin hikayesini anlatıyor aslında. Tenisin efsaneleri olarak anılan Venus Williams ve Serena Williams’ın nasıl bu günlere geldiğini izliyoruz. Richard, henüz kızları doğduğu gün 78 sayfalık bir plan yaparak onların tüm kariyerini yazıyor. Film boyunca bu plana sadık kalarak kızlarını istediği seviyeye çıkarmaya çalışıyor. Daha önce denenmemişleri yapıyor, kimseyi dinlemiyor ancak istediğinde bir şekilde başarılı oluyor. Bir yandan planı uygulamaya çalışırken bir yandan da maddi sıkıntılar, aile içi çatışmalar ve ırkçılık ile mücadele ediyor.

Başrolünde Will Smith’in oynadığı filmde, Aunjanue Ellis de kızların annesi Oracene rolünü üstleniyor. Williams kardeşler ise Saniyya Sidney ve Demi Singleton tarafından canlandırılıyor. Ayrıca Jon Bernthal’da tenis koçu Rick Macci olarak karşımıza çıkıyor.

Açıkça söylemem gerekirse böyle üzücü ve zorlu bir hikayenin daha çarpıcı bir şekilde işlenebileceğini düşünüyorum. Film güzel bir şekilde akıp gitse de bittikten sonra bende beklediğim etkiyi bırakmadı. Filmdeki sahnelerin gerçek hallerini gördüğümde ise gerçekten duygulandım. Beklediğim kadar çarpıcı olmamasına rağmen hikaye gayet güzel anlatılmış. Eğer benim gibi Serena Williams’ı Venus Willams’tan daha çok tanıyorsanız ve onun hikayesini dinlemek istiyorsanız bu film aradığınız yapım olmayabilir. Filmde Richard’ın yanında daha çok öne çıkan isim Venus oluyor. Gerçek hikayenin işleyişini bilmediğim için başlarda biraz tuhaf gelse de sonradan çok sorun etmediğimi söyleyebilirim.

Dune

Frank Herbert’ın ünlü Bilimkurgu serisi tekrar beyaz perdeyle buluştu. David Lynch’in ardından bu sefer yönetmenlik koltuğunda Blade Runner:2049, Arrival ve Prisoners filmleriyle tanıdığımız Denis Villeneuve var.1984 yapımlı ilk filmden bağımsız olarak çıkan bu film, ilk kitabın sadece yarısını anlatıyor.

Baharat olarak isimlendirilen evrenin en değerli maddesinin kaynağı olan Arrakis gezegeninin kontrolü Dük Leto Atreides’in önderliğindeki Atreides ailesine verilir. Bu kaynağı kontrol etmek isteyen rakiplerden biri olan Harkonen ailesi ile Atreides ailesi arasındaki çatışmayı, Paul Atreides’in gözünden izliyor, Paul’un kendini keşfetmesine tanık oluyoruz.

Timothée Chalamet’in yanında Oscar Isaac, Rebecca Ferguson, Jason Momoa, Stellan Skarsgård, Zendaya ve daha birçok tanıdık isim var. Kadrosu çok geniş bir film ve yeni isimler de her geçen gün ekibe dahil oluyor.

Ayrıca film geçtiğimiz hafta yapılan BAFTA ödül töreninde 5 ayrı alanda ödülün sahibi oldu.

Dune uzun zamandır beklediğim ve beklediğimi bulduğum bir film. Üstte de belirttiğim gibi ilk kitabın yarısından oluşuyor. Yani hikayeye giriş filmi desek yeridir. Bu yüzden film olan olayları olabildiğince detaylı vermeye çalışıyor. Tabii ki de kitap kadar detaylı değil ancak çok iyi uyarlandığını ve kitaba sadık kalındığını söyleyebilirim. Hikayesinden bahsederken spoilersız konuşmak gerçekten zor çünkü birkaç olayın etrafında dönüyor. Gerek Hans Zimmer’ın bestelediği müzikleri gerek atmosferi kesinlikle izlenmesi gereken bir film.

Don’t Look Up

Adam McKay tarafından yazılıp yönetilen Netflix orijinal filmi 24 Aralık 2021’de bizlerle buluştu. İlk fragmanını gördüğümden beri heyecanla beklediğim bir filmdi kendisi. Apokaliptik bir evrende geçen Don’t Look Up, bir kara komedi filmi. Filmde Dr. Randall Mindy ve öğrencisi Kate Dibiasky, Dünya’ya yaklaşan ve altı ay içerisinde Dünya’yı tamamen yok edecek bir kuyruklu yıldızı keşfeder. Amerikan başkanı dahil herkesi devreye sokan ikili kimseyi ikna edemeyince kendilerini medyada göstermeye karar verir. Film Randall ve Kate’in sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden başkanı ikna etme ve ona karşı bir savaş verme hikayesini anlatıyor.

Filmin kadrosunda Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Rob Morgan, Jonah Hill, Meryl Streep, Tyler Perry, Ariana Grande, Timothée Chalamet, Ron Perlman gibi büyük isimler var.

Fragmanını izlediğimden beri beklediğimi söylediğim bu film benim için tamamiyle bir hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Hatta burada aday olarak The Last Duel gibi bir filmin yerini kaplamış. Film vermek istediği kara komedi tonunu tutturamamış ve bunun sonucunda 2 saatlik “Ben ne izliyorum?” sorusunu sormanıza neden olacak bir yapım çıkmış. Filmle ilgili övebileceğim şeyler ise maalesef kısıtlı. DiCaprio’nun harika oyunculuğu ve Jonah Hill’in birkaç sahnesi hariç asla beğenemedim. Çok negatif konuşmuş olabilirim ancak filmi beğenen birçok kişi de gördüm. Ki burada aday olması da beğenildiğini gösteriyor aslında. Eğer siz de filmi beğenmeyip “bu saçmalıkta” ama güzel bir film arıyorsanız “Burn After Reading” adlı filmi tavsiye edebilirim. Bu filmden daha düşük bir yapım olmasına rağmen-Ki düşük dediğim yapımda Frances McDormand, Brad Pitt, George Clooney, Tilda Swinton, John Malkovich var.- “Ben ne izliyorum?” sorusunu sorduktan sonra sizi güldürebilen bir yapım.

West Side Story

Ünlü yönetmen Steven Spielberg’ün yeni filmi. Müzikal, romantik, drama türlerinde olan film 1961 yılındaki yapımın yeni versiyonu. 1957’yılında Jets ve Sharks adlı iki çetenin rekabetini izliyoruz. İki çete arasında kalan Tony, rakibinin kız kardeşi Maria’ya aşık olur. Bu ilişki çeteler arasındaki tartışmanın daha da artmasına sebep olur.

Başrollerinde The Fault in Our Stars ve Baby Driver filmlerinden tanıdığımız Ansel Elgort ve kariyerinin ilk sinema rolünü alan Rachel Zegler bulunuyor. Yan rollerde ise Ariana DeBose, Maddie Ziegler, Rita Moreno’yu görüyoruz.

Ariana DeBose BAFTA ve Critics’ Choice Awards’ta en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü aldı. Film ise Cindy Tolan ile en iyi casting ödülünü aldı.

Drive My Car

 Ryusuke Hamaguchi’nin son filmi Drive My Car, Haruki Murakami’nin bir hikâyesinden beyaz perdeye uyarlandı. Yönetmen Yusuke Kafuku, kaybettiği eşinin yasını tutarken davet edildiği bir festivale katılmak üzereye Hiroşima’ya yola koyulur. Kendisine 20 yaşında kadın bir şoför tahsis edilir. İkili duygulara açılan bir yolculuğa başlar.

Hidetoşi Nişijima, Tôko Miura, Reika Kirishima, Sonia Yuan’ın rol aldığı film BAFTA ve Critics’ Choice Awards’ta İngilizce olmayan-Yabancı dilde- en iyi film seçildi.

The Power of the Dog

1967 yılında Thomas Savage’ın yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan western, drama filmi Jane Campion tarafından yazılıp yönetildi. Çiftlik sahibi Phil ve George adlı iki kardeş birlikte bir çiftlik yönetmektedir. Birbirlerinden çok farklı olan bu iki kardeş ilişkilerini bir şekilde idare ettirse de George’un Rose adlı bir dul ile evlenmesi bu ilişkiyi alt üst eder. Phil, Rose’dan ve oğlu Peter’dan hoşlanmadığını her fırsatta gösterir.

Benedict Cumberbatch, Kirsten Dunst, Jesse Plemons ve Kodi Smit-McPhee’nin başrolleri paylaştığı film Netflix’te yayımlandı. The Power of the Dog, BAFTA ve Critics’ Choice Awards’ta “En İyi Film” ödülünü alırken filmin yönetmeni Jane Campion da törenleri boş geçmedi. İki törende de en iyi yönetmen ödülünü alan Campion, Critics’ Choice Awards’ta “En İyi Uyarlama Senaryo” ödülü de filmle birlikte kazandı.

Çekimleri ve atmosferi olarak gerçekten çok iyi bir film olmuş The Power of the Dog. Hikaye anlatımını çok başarılı bulmasam da atmosferiyle kendini izletmeyi başarıyor. İki törende de en iyi film seçilse de benim listemin üstlerinde bulunmuyor ne yazık ki. Hikayenin bu kadar alttan anlatılması bana filmin içinin boşaltılmış olduğunu hissettirdi. Bu bir tercih tabii ki ancak daha aktif bir anlatımı tercih ederdim.

Belfast

Kenneth Branagh’ın yeni filmi Belfast, 1960’ların sonlarındaki genç bir çocuk ve işçi sınıfı ailesinin hikayesine odaklanıyor. Filmde ailenin ve çevrenin yaşadığı olayları, yaptıkları seçimleri izliyoruz. Filmin siyah-beyaz bir palet kullandığını da belirtmeden geçmeyeyim.

Jude Hill, Caitriona Balfe, Judi Dench, Jamie Dornan, Ciaran Hinds, Lara McDonnell gibi isimler filmde rol alıyor. Film “En İyi İngiliz Filmi” alanında BAFTA’nın sahibi olurken, Critics’ Choice Awards’ta “En İyi Oyuncu Kadrosu” ödülünü aldı. Ayrıca Critics’ Choice Awards’ta Jude Hill en iyi genç oyuncu olurken, Kenneth Branagh “En İyi Senaryo Yazarı” ödülünü aldı.

Licorice Pizza

8 kez Akademi Ödülleri’ne aday gösterilmiş Paul Thomas Anderson’un yeni filmi Licorice Pizza. 1970’lerde San Fernando Valley’de başarılı bir oyuncu olan lise öğrencisi Gary’nin etrafındaki olayları konu alıyor. Gary, okuluna fotoğraf asistanı olarak gelen, kendisinden on yaş büyük Alana’yı akşam yemeğine davet ediyor. İkilinin birbirleriyle olan hikayesini izliyoruz.

Filmin başrollerinde ilk sinema deneyimleri olan iki oyuncu var: Cooper Hoffman ve Alana Haim. Alana’yı şarkıcı kariyerinden, Cooper’ı ise babası Philip Seymour Hoffman’dan tanıyor olabilirsiniz. Bu ikilinin yanında ise Sean Penn, Bradley Cooper, Tom Waits, Benny Safdie bulunuyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir